Hamilelik sırasında anne karnında ürolojik bozukluklar yüzde 1 ila 5 oranında gözükmektedir. Bu ürolojik bozuklukların çoğu sonradan düzelir. Hamilelik sırasında fetüsü (Anne karnındaki bebeğe verilen ad) incelemek amacıyla yapılan ultrasonlarda böbreklerde genişleme saptanması sık karşılaşılan bir durumdur ve yaklaşık hamileliklerin %1-5’inde bu durumla karşılaşılır. Hamilelikte bebeğe yapılan USG’nin ürolojik açıdan amacı böbreğin durumunu saptamak ve bir anormallik varsa doğum sonrası saptanan patolojiye göre onu olabilecek tehlikelerden korumaktır.
Anne Karnında Süreç
Anne karnında süreç şöyle ilerler; böbrekler oluşurken önce idrar torbasına yakın bir bölgede yerleşir ve 6-9. hafta civarlarında yukarıya şu anki mevcut yerlerine çıkarlar. Fetusun yeni oluşan böbrekleri 12-13 haftada USG ile görülebilirler. Böbreğin bütün yapılarının yorumlanması 20 haftadan sonra yapılabilir. 12. Haftadan doğuma kadar böbrek boyu yaklaşık 3 cm büyür ve ilk idrar 5-8. haftada oluşmaya başlar. Bu idrar ilk başta idrar kıvamında değildir ve 14 haftadan sonra idrara benzer bir yapı salgılanmaya başlar. 20 haftada bebek ten saat te 5 cc idrar çıkarken doğuma yakın (40 hafta) bu neredeyse saatte 50 cc ye ulaşır. Mesane (İdrar Torbası) ultrasonda 10-14 hafta arasında gözükmeye başlarken boşaldığı da 15. hafta civarında saptanabilir. Mesane 30. hafta da 10 cc idrar depolarken bu doğuma yakın 30 cc ye ulaşır. Mesanede saptanan bazı patolojiler önemli olabilir ve takip gerektirir.
Fetusun içinde yüzdüğü ve akciğerin gelişiminde önemli yeri olan amnion sıvısı bebeğin anne karnında çıkardığı idrardır. Bu 16. haftadan sonra tamamen bebeğin çıkardığı idrar miktarıyla alakalıdır. Amniyotik sıvı 20 hafta da 400 cc civarındayken 28-40 hafta arasında 800 cc ye ulaşır. Bu sıvı miktarı Amniyotik Fluid Index (AFI) hesaplamasıyla yapılır. Ve bu sıvı miktarı önemlidir.
Polyhidramnios
Amniyotik sıvının 1500cc (AFI>20–24) den fazla olmasıdır. Yemek borusu tıkanıklıkları, multikistik böbrek, mesoblastik nefroma ve bazı üriner obstrüksiyonlar bu duruma sebep olabilir.
Oligohidromnios
Sıvının 500 cc altında olmasıdır (AFI<5–6). Fetusun idrar yollarında bir tıkanıklık, amniotik sıvı kaçağı, böbreklerin yeterince oluşmaması başlıca sebeplerdir. Sıvı azlığı fetusta akciğer yetmezliği ve bazı konjenital anomalilere sebep olabilir (Potter sendromu).
Rahim içinde treansvers kesitte böbrek ön-arka pelvis çapının ölçümüne göre antenatal hidronefroz (Böbrekte genişleme) tanısı koyulur. Bu çapın fazla olması hastalığın ciddiyeti açısından bilgi verirken bu genişlemenin sebebi hakkında bilgi vermemektedir. Ön arka pelvis çapının genişliği hamileliğin kaçıncı ayında olunduğu, annenin aldığı sıvı miktarı ve mesane genişliği ile değişebilir.
Günümüzde bu çapın kaç mm’den büyük olmasının klinik anlam ifade ettiği tartışmalıdır.
İkinci trimesterde> 10 mm, üçüncü trimesterde >15 mm ve üstünde olmasının klinik olarak anlamlı olması gerektiğini gösteren kanıtlar vardır.
Doğum sonrasında böbrek genişlemesiyle giden en sık karşılaşılan hastalıklar:
- Geçici Hidronefroz %41–88
- Üretero Pelvik Bileşke obstrüksüyonu %10–30
- VUR %10–20
- Üretero Vezikal Bileşke obstrüksüyonu %5–10
- Multikistik displastik böbrek %4–6
- PUV/üretral atrezi %1–2
- Üreterosel/Ektopik üreter /Çift toplama sistemi %5–7
- Diğerleri: Prune belly sendromu, Kistik böbrek hastalıkları
Antenatal dönemde saptanan HN gene aynı dönemde kayboluyorsa az bir ihtimalle sorun çıkarmaktadır. Genelde 2. Trimester de saptananların çoğunluğu 3. Trimesterde kaybolur. Bunun tam tersi olarak saptandıktan sonra aynı kalan veya ilerleyenler genelde postnatal dönemde klinik olarak anlamlıdır. Anne karnında saptanma zamanı prognoz için önemlidir ve genelde ilk trimesterde saptananlar klinik olarak kötü prognoza sahiptir.
Buna karşılık 2. Trimesterde saptananların %80 i zaman içinde kaybolurken kaybolmayanlar % 5 den azı ancak cerrahiye gider. Gene 3. Trimesterde saptanan ve doğuma yakın devam edenlerinde postnatal dönemde cerrahiye gitme olasılıkları vardır. Doğum sonrasına bakarsak oranlar kabaca şöyle: Antenatal saptanan HN ların %30-40’ ı postnatal dönem de devam eder ve süreç içinde bir kısmı kaybolabilir. Bu kaybolma genellikle SFU a göre derecelendirmeyle orantılıdır. SFU G I-II olanlar genelde 18 ay içinde kaybolurlar. Gene klinik olarak HN da ilerlemede gene ilk yıl içinde olur. UP darlık nedeniyle cerrahiye gidenlerin oranı yaklaşık % 25 dir. Bu hastalar çoğunlukla izlenmeye SFU GIII – IV olarak başlanmış olgulardır. Grade I-II olanların da az bir kısmının ameliyata zaman içinde gittiği de bilenmektedir. Yani ilk yıl takipte çok önemlidir.
Bebek doğduktan sonra izlenilen yol
USG en fazla kullanılan yöntemdir. Kolay uygulanır. Radyasyon içermeyen bir metot olması avantajı iken, hidrasyon ve mesane doluluğunun etkisi, kişiye bağımlı bir tetkik olması dezavantajlarıdır. Yeni doğanların ilk zamanlarda susuz kaldıkları düşünülürse ilk USG değerlendirmesi doğumdan 48 saat ten sonra yapılmalıdır. Böbrek boyutu, AP çap, kistik yapıların olup olmaması, böbrek parankim kalınlığı ve üreter dilatasyonu (böbrekle idrar torbası arasında idrarı taşıyan yapı) raporlanmalıdır. Bu yapılırken mesanenin boş ve dolu olarak değerlendirilmesi önemlidir. Tüm USG değerlendirmesinde standardizasyon açısından SFU derecelendirilmesi kullanılmalıdır.
Daha sonra patolojiye göre sonraki farklı dönemlerde USG değerlendirmesi tekrarlanır. Genelde 1. Hafta, 1. Ay ve 3. Ay ve 1 yıl önerilmektedir.
Bebeğin USG dan 1 saat önce emzirilmesi ve işleme öyle alınması gerekir.
İşeme Sistografisi: Halk arasında sondalı film olarak tanımlanır. Alt üriner sistemin görüntülenmesinin tartışmasız olduğu PUV (Posterior Üretral Valve), Mesane Divertikülü, Üreterosel gibi hastalıklarda mutlaka yapılmalıdır. Doğum sonrası dönemde yukarıdakilere ek olarak aşağıdaki durumların varlığında yapılması önerilir.
Çift taraflı yüksek dereceli dilatasyon
Çift toplama sistemi ve dilatasyon birlikteliği
Böbrek parankiminde bozukluk ve ekojenite artışı
Üreter dilatasyonu
Radyasyon içeren bir tetkiktir. İşlem sonrasında %3 oranında idrar yolu enfeksiyonu gelişebilir.
Böbrek Sintigrafisi:
USG de genişleme saptandıktan sonra böbreklerin fonksiyonları ve varsa tıkanıklığı saptamak amacıyla sintigrafi yapılmalıdır. Böbrek doğum sonrasında gelişimine devam eder bu sintigrafi sonucunun doğruluğu açısından önemlidir. Bu nedenle ilk sintigrafinin 6. haftadan sonra yapılması önerilir. Bu tetkikler sırasında belli oranda radyasyon çocuğunuz belli bir oranda radyasyon almaktadır.
Amerika ve Avrupa kılavuzları hangi hastada çekilmesi gerekliliği konusunda farklı düşünmekle beraber yorum açısından her ikisi içinde Differensiyal renal fonksiyonun (Karşılıklı fonksiyonlar) %40 ın altında olması, drenajın problemli olması (T½ > 20dk) veya takipte böbrek fonksiyonlarının bozulmasını anlamlı yorumlamaktadır. Bu veriler ameliyat sonrası takiplerde de aynı derecede önemlidir.